biri saati soruyor
sen ölüm sonrasını anlatıyorsun
gözlerinde tarifsiz bir müfreze
o birinin gözlerini cevaplıyorsunmezarı bekleme durağı diyorsun güze
uzun ellerinle hiçbir halka tutunamıyorsun
bir avuç gökyüzü sunuyorsun tüm sorulara
yılda üç yüz altmış beş gece ölüyorsunsokaklara adını veriyorlar
başını vuracak sağlam duvarlar arıyorsun, yok
yok yağmur sonrası keder kokusu
yol uzun karada deniz tutuyor seni
bir martı: ‘’deniz kayboldu’’ gülüyorsun
gülmeyi en iyi sen biliyorsun
çünkü ağlamayı sen öğrettin balıklara
ve unutmayı dalgalı saçları tuzlu dudaklarıama şimdi kimsenin yüzünde gök
gözünde su izi yok
yok ve sadece simurg
sadece ateşe uçan kuşlardibi yok zamanın
saat mezarı çalıyor
bir avcı yeleği bile öldürebilir seni
gidiyorsun
3
cevaplar
365 gün (yalnızca üçyüzaltmışbeşgün)
iz’lendi.
Başlığa bakınca cahiliye zamanı kuma canlı gömülen kızlarla ilgili sandım ama içerik başka… çok anlamasam da İsmet Özel şiirlerini andirdi. İlhaminiz onun siirleri mi?