Eski mimaride ve özellikle de kubbe, tonoz ve kemerlerde şöyle bir teknik kullanılıyor: Bütün yapının bağlı olduğu, o eseri ayakta tutan ve düştüğünde/düşürüldüğünde tüm binanın yerle bir olduğu bir taş var.  Ona Kilit Taşı diyorlar.

Her ne kadar artık öyle binalar yapmıyor ve taşlar, kolonlar, kiriş ve şişler arasında yetki paylaşımı ve güçler ayrılığı ilkelerini kullanıyorsak da atalarımızın mimaride kullandığı bu yöntemin benzerini asırlardır sosyal ve özellikle siyasal hayatımızda uygulamaya devam ediyoruz. Tüm yetki, güç bir kişide toplanıyor, bütün yük onun omuzlarında. Ev, şirket, devlet, siyaset tamamıyla bir kişiye bağlanıyor ve o gittiğinde veya bir şekilde götürüldüğünde güümm her şey yerle bir, tıpkı kilit taşı sökülmüş kubbe gibi. Evde kardeşler miras kavgasına tutuşuyor, şirket bölünüp bitiyor, siyasette liderin ölümünden sonra parti bölünüp zamanla eriyor, devlette taht kavgaları ile yıllar kaybediliyor kimi zaman tamamen yok olup gidiyor, cemaat imamı gittikten sonra kırk ayrı fraksiyon peydah oluyor…

Bin yıldan fazla süredir devam eden bu meş’um gelenek son yüzyılda ve devletler bazında daha katı bir biçimde devam ediyor. Daha doğrusu ettiriliyor. Yüzyılın başında yeni devletler ‘inşa’ ettiler, her birinin başına birer kral, sultan, diktatör yerleştirdiler ve inşa edilen yapının her taşını ona bağladılar. O gidince yerine oğlu geldi, kardeşi geldi, amcazadesi geldi ve aynı düzen devam etti. Bazı istisnalar var tabi. Seçim demokrasi ve saire ama aynı kilit taşı sistemi sandıkla da yapılabilir. Oy dediğin nedir zaten, mühim olan ondan sonrası. İstediğin kadar oy üretebilirsin. Hayır oy üretmekten kastım mükerrer oy, sandıkta hile değil. Medya, propaganda, antipropaganda, ulusal-uluslararası ittifaklarla yapabilirsin bunu. Cem Uzan bir gazete, bir televizyon ve bir iki şarkıcıyla milyonlarca oy aldı ve biraz daha kontör dağıtıp tavuk dürüm yedirseydi şu an ülkenin önemli bir siyasi figürü olabilirdi anlatabiliyor muyum. Kurumlar ve değerler yerine kişileri öncelediğimiz sürece her şey mümkün.

Hükmetmek, sömürmek, istedikleri gibi dizayn etmek çok basit bu sistemde. Baştakini ikna edersin, olmazsa tehdit edersin, yemezse bir şekilde halledip yerine birini koyarsın. Gitmekte direnirse muhaliflerini destekler silahlandırır iç savaş çıkarıp inşa ettiğin yapıyı yerle bir edersin. Irak, Libya, Suriye, Yemen’de olan bu bugünlerde. Çoğu Orta Doğu ülkesi de bu ülkeler gibi olmak için gün sayıyor. Her birinde her an bir darbe, bir ayaklanma, bir iç savaş baş gösterebilir. Çünkü hepsinin başında , o gittikten sonra ne olacağını kestiremediğimiz ama içten içe büyük bir felaket olacağını hissettiğimiz güçlü liderler var ve yukarıda bahsettiğim gibi bu güç hiç de hayrımıza değil. Ama öyle bir illüzyonla uyutuluyoruz ki ondan sonra ne olacak sorusunu sormak bile aklımıza gelmiyor. Kazara soranlar da anında damgalanıyor zaten.

Kilit taşının diğer adı da paradoksal bir biçimde anahtar taşı. Açılma ve çözülme oradan başlar. Çünkü ‘’Pınar başından bulanır canım oy’’. Hayır türküdeki ‘oy’ demokrasi enstrümanı olan oy değil; ünlem biliyorum. Türküdeki asıl politik kısım ‘’pınar başının bulanması’’ ve bu bozulmanın, çürümenin dalga dalga aşağılara akması.

2 cevaplar
  1. Noname
    Noname says:

    Sorunumuzu anladık eyvallah hocam, peki çözüm ne? Müslümanları ayakta ve bir arada tutacak şey (kilit taşı) nedir?

    Cevapla

Cevapla

Want to join the discussion?
Feel free to contribute!

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.